Bugün size ''Bana Sıkıca Sarıl'' adlı kitapta geçen araştırmalardan bahsedeceğim.
Tarihçilerin yaptığı bir araştırmada İkinci Dünya Şavaşı'nda ölüm kamplarında sağ kalanların,eşlere ya da bir partnere sahip olan kişiler olduğunu tespit etmiştir. Şimdi bile yapılan araştırmalarda bekarların evli ya da partneri olanlara göre daha az yaşadığı bilinmektedir.
Olumsuz bir partner ilişkisinin sağlık üzerindeki olumsuz ilişkilerine bir göz atalım. Case Western Reseve Üniversitesi araştırmacıları,iskemik göğüs ağrısı ve yüksek tansiyon öyküsü bulunan erkeklere,
''Eşiniz sevgisini gösterir mi?'' sorusunu sordular. ''Hayır'' diye cevaplayanlar sonraki beş yılda ''Evet'' diyenlere oranla iki katı kalp krizi nöbeti geçirdi. Evliliklerinde gerginlikler yaşayan kadınların kan basınçları ve stres düzeyleri,mutlu evlilik yapanlardan çok daha fazla bulundu. Yapılan başka çalışmada ise problemli evlilik geçiren kadınların diğer insanlara göre üç kat kalp krizi geçirdiğini söylemektedir.
Ohio State Üniversitesi'nde görev yapan Psikolog Janice Kiecolt-Claser,yeni evliler üzerinde bir çalışma yapmıştır. Yeni evlilerin kavga ettikten birkaç saat sonra kan örnekleri alınmış,kavgacı ve aşağılayıcı partnerlerin stres hormonlarının daha yüksek olduğu,bağışıklık sisteminin de daha zayıf olduğu bulunmuştur. Bu etkiler 24 saat sürmekteydi. Daha şaşırtıcı olanı ise cilt problemi olanların kavga ettikten sonra ciltlerinin iyileşmesinin normalden daha uzun olmasıydı.
İsrailli araştırmacılar İsrail'de bir araştırma yapmış,güvenli duygusal bağı olanların füze saldırılarıyla daha iyi baş ettiklerini görmüşlerdir. Söz konusu çiftler saldırı sonrasında daha düşük kaygılı olup,daha az fiziksel sıkıntı yaşıyor.
Sadece sevdiğimiz insanın elini tutmak bile,beynimizdeki gergin nöronları yatıştırabilmektedir. Bu konuda yapılan bir araştırmada stres gösteren kadınların eşleri ellerini tuttuğunda daha az stres belirtisi gösterdiği görülmüştür. Ağrısı varsa bile daha az ağrı hissettiklerini söylemişlerdir. Seven,sevilen bir partnerle temas,stres ve acı karşısında tampon vazifesi görüyordu.
Partnerimizle yakın olduğumuzda ,ona dokunduğumuzda ya da sarıldığımızda oksitosin ve vazopressin hormonları aktif hale gelir.Bu da stres hormonu olan kortizolu etkisizleştirir.
1940'lı yıllarda eş seçiminde duygusal bağ ya da aşk beşinci sırada iken 1990'lı yıllardan itibaren bu bakış açısı değişmiş görünüyor. Üniversite öğrencileri arasında yapılan bir araştırmada evlilikten temel beklentinin ''Duygusal Güvenlik'' olduğu saptanmıştır.
Öyle görünüyor ki sadece materyalist yaklaşım,bir evlilik için çok eksiktir. Duygusal ihtiyaçlarımızın karşılanmadığı bir birliktelik,bizi mutlu edemez...
Sevgini şifa olmadığı hiçbir şey yok değil mi Yurdagülcüğüm?
YanıtlaSilHarika bir yazıydı.
Emeğine, yüreğine sağlık
İlk yorum ve görünce gülümsediğim yorum :) Çok teşekkür ederim bu güzel yorum için :)
SilKocaman sevgilerimle :)
Duygusal güvenlik..Eşler arasındaki duygusal iletişimin ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz böylece bu araştırma sonuçlarından..Teşekkür ederiz..😊
YanıtlaSilBen teşekkür ederim Ertuğrul Bey :)
Siloyyyy huzur sevgi mutluluk ile sağlık ne kadar bağlantılı tabii yaa :)
YanıtlaSilEvet hepsi bir şekilde birbiriyle bağlantılı :)
SilSavaşmayalım sevelim birbirimizi 😊Zaten çoğu çift öyle sudan sebeplerle kavga ediyorlar ki ne gerek var ama oluyor maalesef..
YanıtlaSilÇok güzel ve önemli bir konuya değişmişsin Yurdagülcüm ♥️
Yeni gördüm bu yorum :( Tabi ki sevelim birbirimizi :)
SilSevgi güç veriyor demek ki ☺️💖
YanıtlaSilHem de çok önemli bir güç :)
Sil