Dt. Seyfettin BABAT
Sosyolog- Aile Danışmanı
BAĞLANMA KURAMI ÜZERİNDEN “BİLİNMEYEN BİR KADININ MEKTUBU” OYUNU
Bağlanma, evrimsel olarak yaşamda kalabilmenin en temel gereksinimlerinden biri olarak kabul edilir.
John Bowlby bağlanma kuramında, bir bebeğin birincil bakım veren bireyle (genellikle annedir) arzu ettiği yakınlığı kurması ve bunu devam ettirmesi için gösterdiği davranışları bağlanma davranışları olarak tanımlar.
John Bowlby |
Anne, bebeğin ihtiyaçlarına duyarlı davranıp gereğini yerine getirdiğinde, bebek güvenli bir bağlanma kurmayı başarabilir. Ancak birincil bakım veren birey kayıtsız veya kaçıngan davrandığında bu bağlanma arzu edilen yönde gelişemez. Bu durumda bebek, kaygılı veya kaçıngan örüntüleri yaşantısal olarak deneyimler ve sağlıksız bağlanma stilini içselleştirir.
Güvenli bir bağlanma, ötekiyle kurduğumuz ilişki üzerinden dünyanın yaşanası ve güvenilir olduğu duygusunu pekiştirir. Ancak kişi yaşamın zorlukları karşısında destek alabileceği birey ya da bireylerin varlığı üzerinden psikolojik bir dayanıklılık da geliştirir.
Son yıllarda yapılan araştırmalar, bağlanma stilimizin ilerideki partner ilişkimiz üzerinde de etkili olduğu göstermektedir.
Özerklik kadar, doğru bir güvenli bağlanma yaşam yolculuğumuzda ihtiyaç duyduğumuz bir örüntüdür. Bağlanma, bağımlılık ile karıştırılmamalıdır. Bağlanma da bireysel özerklik vardır. Ancak bağımlılıkta bu yoktur.
Yetişkin dönem bağlanma; güvende hissetmek, her şartta olduğu gibi kabul edilmek, ihtiyaç duyulduğu her anda yanında olunacağını bilmek gibi yaşantıların karşılanması temeline dayanır. Yetişkin bağlanması, duygusal ihtiyaçların karşılanmasının yanında, fiziksel ve cinsel ihtiyaçların da karşılanmasını içerir. Bu durum,onu bebeklik çağı bağlanmasından ayırır.
Stefan Zweig (1881-1942) |
"Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu" oyunu ,Stefan Zweig'in aynı adlı uzun hikayesinden uyarlanmış.
Babanın ölümünden sonra anne; kendi içine kapanmış, yaşadığı mutsuzluk, kızıyla iletişimini olumsuz etkilemiştir. Anne, artık kızın yaşamında yoktur.
Ergenlik öncesi dönemde kimlik arayışı içinde olan kız, apartmanlarına yeni taşınan sıra dışı bir yazara platonik bir aşk duymaya başlar. Annesi ve babası için görünmez olan bu kız çocuğu bir ötekinde görünür olmak adına çocukça birçok davranış sergilemeye başlar. Ancak öteki ve sıra dışı bir yaşamı olan yazar, onu hiç bir zaman görmeyecektir, göremeyecektir.
Bir gruba, bir ötekine bağlanma ihtiyacı olan küçük kız bu duyguyu ergenlikle birlikte takıntılı bir aşka dönüştürür.
Kendi yaşamını sürdürmek yerine başkası için görünür olmak yolunda kurgular yaşamını.
Yaşamda tek başına var olamaz. Kaygılı ve saplantılı bir aşkla bağlandığı bu yazarın gözlerinde var olduğunu hissetmek için ne gerekiyorsa yapacaktır.
Onunla birlikte olmak genç kıza sunulan bir lütuftur.
Onun evde olduğunu işaret eden pencere ışıkları, mutluluktur.
Yanından geçip gitmesi bile büyük bir heyecan fırtınasıdır.
Ama adam onu hiç görmez, çünkü onun sürdürdüğü bir yaşamı ve bağlandığı birçok nesnesi vardır.
Finali anlatmayayım, ama bir ötekiyle doğru bir bağlanma becerisini ailede kazanamayan kadın, kendisinin farkında olmayan ve saplantılı bağlandığı bir adam üzerinden bunu gerçekleştirmeye çalışır. Bu uğurda yaşamını tüketir.
Romantik bir ilişki mi, değil elbette.
Saplantılı, patolojik bir aşktır yaşanandır, o kadar.
Oyun boyunca minimalist ama fonksiyonel bir dekorun eşliğinde, abartısız bir oyunculuk sergileyen Çağdaş Serter kadının çocukluğundan erişkinliğine kadar olan ruhsal değişimlerini abartısız ve yetkin bir oyunculukla sergiliyor. Kadını hiç görmeyen adam, oyunda sadece kadının duyguları üzerinden vücûd buluyor.
Bir saat boyunca süren performansında sadece saçını, sesinin tınısını ve beden postürünü değiştirerek seyircinin ilgisini ayakta tutmayı başarıyor.
Tek kişilik bir oyunda ışık da önemlidir. Ancak İskenderun Belediyesi Kültür Merkezinin ışık sisteminin yetersizliği zaman zaman sorun çıkarsa da oyunun ve oyunculuğun yaşattığı haz, bunu görmezden gelmemize yardımcı oldu.
Oyunda emeği geçen herkesi kutluyorum.
Yazarımız hakkında daha fazla bilgi edinmek için tıklayınız.
her şey bir ihtiyaç doğrultusunda sanırım
YanıtlaSilEn büyük ihtiyacımız da sevgi sanırım...
SilStefan Zweig ın bu kitabını iki kez severek okudum. Bağlanma konusunda haklısınız küçüklükten verilen sevgi ve güven duygusu tüm yaşamımızı etkiliyor.
YanıtlaSilBen okumamıştım ama oyun etkileyiciydi.Tek kişilik süper bir performanstı...
Siltiyarto oyununu izlemedim, kitabı okudum..
YanıtlaSilKitabı okumadım ama oyun çok etkileyiciydi.
SilStefan Zweig'in kitapları kahvenin yanına konan çikolatalar gibi :)
YanıtlaSilBen de seviyorum onun yazılarını :)
Sil