Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba :) Umarım blog alemi iyidir, keyifler yerindedir.
Bugün size bir film önerisiyle geldim. Filmin bize hatırlattığı 'Adalet, kendiliğinden gelmez. Hukuk, ancak talep edilirse işler.' mottosundan yola çıktığımı da söylemeliyim.
Gerçek bir yaşamdan senaryolaştırılan film, bir grup kadın işçinin erkeklerle eşit ücret almak yolunda verdiği mücadeleyi anlatıyor. Filmin başında kadınların öğrenilmiş çaresizlikle kaderlerine boyun eğdiklerini, koşullarına razı olduklarını görmekteyiz. Sonrasında ise Ford fabrikasında çalışan kadınların birleşerek nasıl bir toplumsal değişime öncülük ettiğine şahit olacaksınız. Bu bir grev hikayesinden öte uyanış hikayesidir.
Filmde baş karakter Rita ve eşi arasında geçen bir diyalogdan bahsedeceğim. Grevden dolayı tüm düzenleri bozulan öfkeli eş Edie, Rita'ya grevi bırakması gerektiğini söylerken 'Sana bir kez bile el kaldırmadım bir kez çocuklara bile. Kumar oynamam, içki içmem, seni aldatmam ama sen ısrarla greve devam edip hayatımızı zorlaştırıyorsun. Bu şekilde devam edeceksen seni terk ediyorum.' ifadelerini kullanır. Rita ise 'Tanrim, Eddie...Bu zaten olması gerektiği gibi. Anlamıyor musun? Bu bir ayrıcalık değil, bir hak. İnsan gibi davranmak bir lütuf değil. Kadınlar olarak biz, sırf kadın olduğumuz için daha azına razı gelmeye zorlanıyoruz. Artık buna boyun eğmeyeceğiz.' der.
Bu sahne, Rita'nın sadece dış dünyaya karşı değil, ev içindeki ataerkil anlayışa karşı verdiği mücadeleyi de etkili bir şekilde ortaya koyar. Filmin ruhunu da özetleyen önemli anlardan biridir bu. Kadınlar, eşit haklara sahip olmak için minnet mi duymalıdır? Şu anda bile yapılan sosyolojik araştırmalar, aynı işi yapmalarına rağmen kadınların erkeklerden çok daha az ücret aldığını göstermektedir. Bugün bile bu tür sorunlar devam etmektedir. Dünya üzerinde gerçekten eşit işe eşit ücret söz konusu mudur? Teknoloji ve sistemler bu kadar ilerlerken sosyal haklar ve ekonomideki dengesizliklerin hala süregelmesi ironik değil midir?
Mücadele ederken bazen dönüm noktaları vardır ve eğer haklı olduğumuzu düşünüyorsak destek arayışı içinde oluruz. Uğradığımız haksızlıklara başkalarının destek verdiğini hissetmek, gerçek anlamda iyileştirici bir nitelik taşır. Bazen bir değişim bir devrimle değil, bir dikiş makinesinin başında başlar. Ve bazen bir kadının 'yeter artık' demesi, tarihi değiştirir. Bu yazıyı okuyan herkes, belki bir Rita değil ama Rita gibi öncülere omuz verebilir ne dersiniz?
NOT: Yapılan bu direniş sonunda 1970 yılında İngiltere'de 'Eşit Ücret' yasası çıkar.

Hiç yorum yok: