Balkanlar Turu(2.Bölüm)

Ohrid'de gece otel konaklamasından sonra güzel bir tekne turuyla güne başladık.Teknede giderken yol kenarında Yugoslavya eski devlet başkanı Tito'nun konuk evini gördük.Tito,evinin kenarından gizli bir asansör vasıtasıyla Ohrid Gölü'ne girermiş.Şu an Yugoslavya parçalandığı için o ev şu andaki ülke devlet adamları tarafından kullanılmakta.Bana çok şaşalı gelmedi konuk evi.Belki bizim ülkemizde daha şaşalı devlet adamı konutları gördüğümüz içindir :)Rehberimiz,Tito hakkında şehir içinde çok konuşmamamızı çünkü Tito'nun pek sevilmediğini söyledi.

Tito'nun evini çektiğim fotoyu bulamadım ama bir fikriniz olsun diye internetten bulduğum bu fotoğrafı paylaştım.Ağaçların arasında evi var,kenarlıkların sonunda bir asansör bulunmakta,muhtemelen yüzme sonrası yürüyerek de yukarı çıkıyor olabilir :)) 

Tito'ya bu kadar değinmişken fotoğrafını da koyayım dedim.1980 yılında vefat eden sosyalist liderin ülkesi Yugoslavya,1992 yılında da dağılıyor.
Tekne turu sonrası Ohrid şehrini gezmeye başladık.Safranbolu evlerine benzeyen Osmanlı mimarisini burada bolca görmek mümkün.
 Holy Mother Bolnichka Kilisesi’nin yanından geçerek dönemin ünlü yapısı St. Sophia Kilisesi’ne ulaştık. Ardından yine sokaklar arasında yürüyerek çarşıya gittik.Daha sonra yıllara meydan okumuş çınar ağacında buluşarak Halveti Tekkesi, Ali Paşa Camii’ni görerek Ohri’ye veda ederek ayrıldık. Kalkandelen (Tetova)’e ulaşarak sanat dünyası için çok önemli bir yapı olan Alaca Camii’ni ziyaret ederek Üsküp'e geçtik.
Yurt dışında tuvaletler paralı.Ya bir yerlere girip bir şeyler yeyip içeceksiniz ya da 1 ya da 2 euro arası ücret ödeyeceksiniz tuvalete.Bizim ülkemizde bu kadar katı değil kurallar.Bir de yabancı dil konusunda zayıfsanız anlaşma problemleri oluyor.Bizim grup olarak girdiğimiz bir yerde garson bizi yanlış anladığı için sinirlendi,elindeki kağıtları yırttı ve bizi lokantadan kovdu :)) Öyle komikti ki :) Zeycan içeride tuvalette kalınca panik oldum arkadaşım orada kaldı diye :) Sonuçta yabancı memleket :)

 Eski Üsküp'te Mustafa Paşa Camii’ni, Sulu Han, Çifte Hamam, Murat Paşa Camii, Kapan Han’ı gördükten sonra Yeni Üsküp'te Taş Köprüyü, Büyük İskender, II. Philip heykelleriyle, VMRO'nun ünlü liderlerinden Dame Gruev, Gotse Delçev heykellerini, Zafer Tak’ını, yeni yapılan Neoklasik mimarideki birçok binayı görüp, 1910 yılında Gonca Boyaciyu adıyla Üsküp'te doğan Rahibe Teresa'nın Kilisesini gördük.Benim için Rahibe Teresa çok önemliydi.Dünyanın bir çok yerinde iyilik meleği olarak anılan Teresa katolik.Hastalara yoksullara ve yasa dışı yaşayan kimselere yardım etmiş,80 yaşında da vefat etmiştir.1979 Yılında da Nobel Barış Ödülü'ne layık görülmüş.

Terasa'nın evinin önündeki heykeliyle bugün ki yazımı noktalıyorum.Umarım keyif alarak okuyorsunuzdur siz de :) Sevgiyle kalın :)