Balkanlar Turu(5.Bölüm)

Bugün Saraybosna'dayız.Pek iç açıcı bir fotoğrafla başlayamadım bu yazıya.Saraybosna,Bosna-Hersek'in başkenti.Saraybosna’yı yakın geçmişte her açıdan en çok etkileyen olay 1992–1995 yılları arasında yaşanan Yugoslav Savaşları kaynakları zararlardır. Sonrasında şehirde iyileştirme çalışmaları yapılmış fakat savaşın izlerinin olduğu bazı yapılara dokunulmamıştır. Günümüzde Saraybosna’da Boşnaklar, Hırvatlar ve Sırplar bir arada yaşamaktadır.Şehirde çok kültürlülük dikkati çekmekte.
Turumuzda 1.Dünya Savaşı’nın çıkmasına neden olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Veliahtı Arşidük Ferdinand ve Eşi’nin öldürüldüğü noktayı görerek Başçarşı Camii’ni, Hüsrev Paşa Külliyesini (medrese, saat kulesi, camii, bedesten, hamam ve Taşlıca Han ile Moriça Han) görüp Kathedral ve Kanlı Pazar’la serbest zamana geçtik.Boşnak böreğini çok merak ettiğimiz için mutlaka tadalım dedik.Bu arada her denk geldiğim yerde dondurma yemeyi ihmal etmedim :) İtalya'da yediğim dondurmalara göre buradaki dondurmalar Türk damak zevkine daha çok yakındı.

Kıymalı,peynirli gibi çeşitleri de mevcut Boşnak Böreğinin.Çok güzeldi gerçekten.Ben bu yazıyı yazarken bile canım istedi :)

Saraybosna'da bir de kuzu eti yedik.O da gerçekten enfesti :)

Son olarak hiç bir zaman sönmesine müsaade edilmeyen Umut Ateşinin önünde hep birlikte poz verdik :)

Akşam üzeri otelimize geçtik ve sabah yine erkenden kalkıp  Sokolovats, Zvornik, Şabats yoluyla öğleden sonra Belgrad'a ulaştık. Belgrad Gökdelenlerini, Hükümet Binalarını, Parlamentoyu, Nato’nun bombaladığı Genel Kurmay Başkanlığı ve Polis Merkezi’ni gördük. Nikola Paşiç Meydanı’nı, Teraziya meydanını ve 1867'de Belgrad'ı terk ederken şehri teslim ettiğimiz Knez Mihajlova Anıtı’nın da yer aldığı Republica Meydanı’nı gördükten sonra Üniversite Meydanı’nda aracımızdan inerek eski şehir üzerindeki turumuza başladık. 

Belgrad'ı gezerken savaşın acılarını da hissettik.1929’da Yugoslavya Krallığı’nın kurulması, 2. Dünya Savaşı sırasında, 1941’de kentin Nazi Almanya’sı, İtalya Krallığı, Macaristan ve Bulgaristan kuvvetleri tarafından işgali, 1944’te Kızıl Ordu ve Yugoslav Partizanları tarafından Almanlardan geri alınması, 1945’te Tito’nun önderliğinde Yugoslavya Halk Cumhuriyeti’nin kurulması ve yakın tarihte yaşanan Yugoslavya İç Savaşı.Tabi ki tüm bunlar şehri hırpalayıp kuşaklar boyu ağır bedeller ödenmesine neden olmuş :(
Akşam turla otelimize dönmedik.Belgrad'da gezdik ve eğlendik.Yemek siparişlerimizde küçük bir sorun yaşadık.Türkiye hindi anlamına geldiği için biz Türk işi olan bir şeyler isterken garson hepimize hindi servisi yapınca şok olduk :)

Belgrad sokaklarında bile türkü söyledik :)
Belgrad'da Tuna Nehri’nin Sava Nehri ile güzel buluşmasına  şahit olduk.Bolca da fotoğraf çektirdik o bölgede.

Ertesi gün Bulgaristan'ın başkenti Sofya'ya geçtik.Burası baya büyük bir şehir.Yürüyerek Banyabaşı Camii’ni, Serdica Antik Kenti’nin Kalıntılarını, Milenyum Anıtı’nı, Nedelya Kilisesi’ni, Ruski Kilisesi’ni, Hükümet Binaları ’nı, Çar Osvoboditel Anıtı’nı, Sofya Üniversitesi’ni, Ayasofya’yı görerek Aleksandr Nevski Katedrali’ni ziyaret ettik.
Serbest zamanda biraz alışveriş yaptık.Gülden yapılmış bir çok kozmetik ürünü bulduk.Fiyatları da uygun olunca hemen aldık.Gül suyu,gül şampuanı,2 adet el kremine toplamda 35 TL gibi uygun bir rakam ödedim.Banka kartımdan çekim yaptılar.Euro,Avrupa Birliği üyesi olmalarına rağmen orada geçmiyordu.Banka komisyon almadığı için de rahatlıkla banka kartımla alışveriş yapabildim.
Türkiye'de Soyfa'dan aldığım bu ürünleri kullanmaya başladım.Gerçekten harikaymış.Şampuanım bitince acaba Isparta'ya gidip oradan gül şampuanı mı alsam diye düşündüm inanın :) Ankara'da saf gül şampuanı bulmak zor :(

Yarın yazının son bölümü olacak.Bu bölümü biraz uzun tutmaya çalıştım ama yine bitmedi :( Sevgiyle kalın :)